28 Aralık 2011 Çarşamba

ESKİ ALIŞKANLIKLAR VE GÜVEN YOKSULUĞU

           Bu yazımda
           1. Mirasın reddi talebinde ve
           2. Adli yardım kararlarında
     Yargıçların meseleyi ele alış yöntemlerini eleştireceğim.

     Birinci konu
     MİRASIN REDDİ TALEBİ:
     Bürosunu paylaştığım avukat arkadaşım,  ölen babasının mirasını red etmek isteyen bir müvekkilinin işini üstlenir. Müvekkili Denizli’de oturmakta olan avukat arkadaşım, ölenin son yerleşim yerinin Bakırköy/İstanbul olduğunu tespit eder ve Bakırköy Sulh Hukuk Mahkemesine, müvekkilinin mirası red ettiğini ve red beyanının tespitine karar verilmesini talep eden bir dilekçe gönderir.
     Dilekçenin Bakırköy Adliyesine tahmini varış tarihini hesap ederek Uyap üzerinden  hangi mahkemeye düştüğünü ve mahkemenin esas numarasını öğrenmek ister. Uyap’a girdiğinde ise bu bilgileri öğrendiği gibi, bir de yaklaşık 3 ay sonrasına duruşma günü verildiğini öğrenir.
     Avukat arkadaşımın bürosu Denizli’dedir. Vekaletnamesinde de mirasın reddi yetkisi de açıkça verilmiştir.
     Duruşma günü verildiğini öğrendiğinde şoke olur.  
     Duruşma günü niçin verilmiştir. Ve duruşmada ne yapılacaktır, sorularına karşılıklı cevap aradık ama bulamadık.
     Hatta şakalaştık. ”Dilekçemizi tekrar ediyoruz, talebimiz doğrultusunda karar verilmesini talep ediyoruz.”  Şeklindeki alışılmış ifadeyi telefonla hakime söylemeyi de içeren değişik çözüm yöntemleri üzerinde durduk.
     Mahkemenin ayrı yerde olmasından kaynaklanan farkındalıkla  “Mirasın reddi taleplerine duruşma günü verilmesinin” ne kadar anlamsız ve faydasız olduğunu anlamış olduk.
     Buradan yargıçlarımıza seslenmek istiyorum. Duruşma yapılmasında sizce ne gibi bir yarar vardır.
     Biz bulamadık. Varsa, biz de bilelim istiyoruz.

     İkinci Konu
     ADLİ YARDIMTALEBİ:
     Bir vatandaşımızın Denizli Barosu Adli yardım Bürosu’na müracaatı üzerine “avukat” tayin edildim.
     Görevi üstlenir üstlenmez, ilgili mahkemesinden adli yardım talebinde bulundum. Ben bir hafta sonra karar çıkar düşüncesiyle mahkemesine karar almaya gittiğimde bir de ne göreyim. Mahkeme Emniyet Müdürlüğüne müvekkilin mali ve sosyal durumunun araştırılması için müzekkere yazmış.
     Şoke oldum.
     Dosyada, Denizli Barosu’nun yaptırdığı müvekkilin sosyal ve mali durumunu bildirir bir belge zaten var.
     Belgede tapudan, belediyeden, bankalardan, muhtarlıktan alınan belge ve bilgiler zaten mevcut. 
     Hepsi   İMZALI, MÜHÜRLÜ.
     Şimdi yaklaşık bir aydan bu yana mahkemenin yazdığı müzekkerenin cevabın bekliyoruz.
     Denizli Barosu, bu ülkenin barosu değil midir.  Bu güvensizlik nedendir.
     Bilen varsa beri gelsin  lütfen.
     Yargılamanın hızlanması için ne kadar yasa yaparsanız yapın. Uygulamadaki zihniyet değişmediği sürece ne yapsak boşunadır.
     Bunu önceden de biliyordum. Şimdi bilgim daha da pekişmiş oldu. 
     Sayın Adalet Bakanına saygıyla duyurulur.